Ataleti Atın Üzerinizden
Defalarca spora başlamaya karar verdiniz ama uygulayamadınız. Her Pazartesi diyete niyet edip vazgeçtiniz. Kafanızda yapmak istediğiniz bir sürü proje var ama bir türlü şöyle silkinip başlayamıyorsunuz. Bir türlü harekete geçemiyorsunuz. Size söylenecek tek şey var; Ataleti atın üzerinizden.
Çünkü önemli olan bilmek değil, yapmaktır. Bir kişinin gerçekten yapması gerektiğini düşündüğü, niçin yapması gerektiğini bildiği, nasıl yapabileceğini öğrendiği, yapmayı istediği, yapabileceğine inandığı, yaparsa ne kazanacağını veya yapmazsa ne kaybedeceğini bildiği bir hakkında hiçbir şey yapmadan durması neyi gösterir? Kişileri durduran şey atalettir. Yani bir çeşit uyuşukluk.
İki Çeşit Atalet
Atalet kelimesi sözlükten kontrol ettiğinizde “eylemsizlik, durağanlık, hareketsizlik” olarak ifade ediliyor. Üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket etme, yumurta kapıya dayanmadan harekete geçmeme gibi deyimleri akla getiriyor. Atalet iki şekilde yaşanabiliyor. Birincisi insanın ruhunu sararak onu eylemsizleştiren psikolojik atalet, ikincisi ise insan bedenini sararak hantallaştıran fizyolojik atalet.
Fizyolojik atalet psikolojik ataleti zaten körüklüyor. Ruhsal durum psikolojik durumu besliyor. Atalet durumu böylece kalıcılık kazanıyor. İşte diyet ve egzersiz ilişkisi de tam bunu anlatıyor. Ataleti atın üzerinizden! Bireyi bu duygudan çıkaracak tetikleyici güç ansızın gelebiliyor. Bu güç bazen bir kelime, bir film, bir kitap bile olabiliyor.